Bu Ekonomik Buhran Geççek mi?
1929’da 1. Dünya Savaşı’nın ardından ilk büyük kriz olan “Büyük Buhran”dan günümüze kadar onlarca büyük ölçekli ekonomik kriz yaşandı.
Her ekonomik krizle
  • İşsizlik ve yoksulluk artmaktadır.
  • Bu artış ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir.
  • Kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, strese bağlı bedensel belirtiler, alkol ve madde kullanım bozuklukları, depresyon ve hatta intihara bağlı ölümler gibi birçok psikiyatrik hastalık riskini önemli oranda artırmaktadır.
Pandemi süreci ile yaklaşık 3 yıldır bir mengenenin içinde gibi hareket alanımız oldukça azaldı. Sosyal boyutu ayrı bir yazı konusudur. Bugün pandeminin ekonomik boyutunu ele alacağız. Pandemi sonrası beklenen krizin etkileri iyiden iyiye hissedilir oldu. Gerek artan temel ihtiyaç fiyatları, gerek değerini kaybeden Türk liramız, ile bir ailenin geçimini sağlaması gittikçe zorlaşmaktadır. Kısa sürede gelen yüksek miktarda zamlar karşısında alınan bir ürünün bedelinin birkaç hafta içinde hızla yükseldiğine şahit olduk. semt pazarlarında astronomik rakamlarda sebzeler satıldığını gördük. Elimizdeki gelir ile alım gücümüz azaldı. İlaveten artan elektrik ve doğalgaz faturaları iyiden iyiye son zamanlarda sinirleri yıprattı.
Bir de buna işten çıkarılmalar eklenince….
Ekonomik kriz dönemleri aile içi dinamikleri değiştiren, aile bütünlüğünü bozan sonuçlar yaratmaktadır. Ailenin devam eden temel ihtiyaçlarını karşılayamamak büyük bir stres kaynağıdır. Evin geçimini sağlayan birey işsiz kalınca, ailenin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sosyal güvencesiz işlerde, uzun saatler çalışmak zorunda kalmaktadır. Ailede çalışmayan bireyler başgösteren geçim sıkıntısı nedeniyle iş hayatına girebilmektedir. Bu yeni düzenle ailenin dengesi değişmektedir.
Ekonomik kriz ile işten çıkartmalar sonrası geride kalanları ise farklı bir zorluk beklemektedir. Aynı ücret için daha çok çalışmak zorunda kalır. Bununla birlikte bir de işsiz kalma korkusu ve kaygısıyla baş başa kalırlar.
Ekonomik krizler keşke hiç yaşanmasa! Bir dizi ruhsal, toplumsal, sosyolojik sorunlar yaşanmasa! Ancak ekonomik krizlerin iyileştirilmesi hatta hiç yaşanmaması için alınabilecek tedbirler bilgim dışında konulardır.
Söz konusu durumun getirdiği sorunlara yaklaşımı ele alacağım.
Anksiyete yönetiminin kazanılması, öfke kontrolü, davranışların farkına varılması bu sürecin bazı parçalarıdır. Kimi zaman kişi sorunu yok sayma, kaçma ya da kaçınma biçiminde davranışları, sürekli uyku isteği, ruhsal tepkileri için ilaç kullanma eğilimi gösterir, alkol ya da bağımlılık yapıcı maddelere yönelme gibi eğilimlerle sıkça karşılaşırız. Bunların yararı ve bedeli konusunda farkındalık amaçlanır.
Strese verdiği ruhsal ve bedensel yanıtları değiştirmesi amaçlanır. Psikoterapi (gevşeme egzersizleri, anla esnek temas kurma, ruminatif davranışların farkına varma, dürtü kontrolü vs.) ilaç tedavisi, toplumsallaşma, toplumsal kurumlardan yararlanma yolları önerilerilir.
Son olarak;
krize bakış açısından toplumumuz bu konuda bazı alt gruplara ayrılıyor.
  • Ekonomik krizi inkar edenler
  • “Daha kötü dönemlerden geçtik, halimize şükür “ diyenler
  • Ülkeden ümidini kesenler
  • Göç edip daha iyi koşullarda yaşamayı seçenler
  • Ne gidebilenler ne kalabilenler … (araftakiler)
  • Oh oh zilleri takıp oynayanlar…
O çiçekten günler çok yakın inan deyip GEÇÇEK diye ümitvar edenler …..
Gönder
Merhaba Randevu Almak İstiyorum.
Merhaba Randevu Almak İstiyorum.